Ülkemizde son yılın boşanma oranlarına bakıldığında boşanmaların %37’si evliliğin ilk yılı ,%20 si ise evliliğin 6 ila 10. Yılları arasında gerçekleşiyor. Ayrıca evlilik sayılarının da düştüğü ve boşanma sayılarının önceki yıllara göre arttığı gözlenmektedir.
Boşanma davaları 2 şekilde açılabilmektedir. 1’i çekişmeli boşanma diğeri ise anlaşmalı boşanma davası şeklindedir.
Anlaşmalı boşanma davaları tarafların boşanmanın sonuçlarına ilişkin; evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşılması, varsa ortak çocuğun velayeti ve kişisel ilişkinin kurulması, nafaka, maddi ve manevi tazminat gibi tüm talepleri hususunda aralarında mutabakata varmış olmaları halinde bu hususları detaylı bir şekilde içeren protokol hazırlayarak dava dilekçesi ile birlikte protokolü mahkemeye sunabilir ve duruşmada da hazır olarak hakim önünde protokolde belirtilen hususlarda anlaştıklarını ve boşanma iradelerini beyan etmeleri halinde mahkemece boşanmalarına karar verilebilmektedir.
Bununla birlikte taraflar bahsetmiş olduğum hususların bir yada bir kaçında anlaşmazlık yaşadıkları takdirde dava çekişmeli yargı işi olacak ve talepleri mahkeme bir karara bağlayacaktır. Çekişmeli boşanma davası dediğimiz bu dava türünde tarafların bir kısmı kendini maddi bir kısmı ise manevi olarak tatmin etmek gayesinde olduklarından bu amaçları doğrultusunda ısrarcı olmaktadırlar. Amaçlarına ulaşabilmek adına da karşısındaki kişide, ortak çocukta ve ilişkide bırakacakları zararı ne yazık ki göz ardı edebilmektedirler. Bunun önüne geçebilmek adına boşanma süreçlerinin taraflarla empati kurabilen; tarafların taleplerini ve elde edebileceklerini öngörebilen avukatlardan hukuki destek almalarında fayda vardır.
Tarafların boşanmasının ardından taraflar arasında çözülemeyen bir kısım hususlar yine ayrı davalara konu edilebilmektedir.
Bu husus; boşanmalı dava neticesinde karara bağlanan eşe ve/veya çocuğa bağlanan nafakanın arttırılması/azaltılması veya kaldırılması, ortak malların paylaşılması, nafakanın ödenmemesi halinde yapılacak cezai başvuru gibi şekillerde olabilmektedir.
Nafakanın Arttırılması/azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin açılan davada; boşanma davasından sonra dava sırasındaki etkenlerin değişmesi yani ortak çocuğun masraflarının artması halinde çocuğun velayeti kendisinde olan kişi iştirak nafakasının arttırılması yönünde dava açabilirken, çocuğun gider kalemlerinde önemli bir azalma olması halinde nafaka ödeyen taraf nafakanın azaltılmasına ilişkin dava açabilmektedir. Bununla birlikte kendisine nafaka ödenen eski eşin yeniden evlenmesi veya tarafların mali dengelerinde önemli değişiklerin olması halinde de nafaka ödeyen taraf nafakanın kaldırılması talebi ile mahkemeye başvurabilme hakkına sahiptir.
Ayrıca tarafların evlilik birliği içinde edinmiş oldukları mallar ortak mal sayılmaktadır ve bu malların paylaşılması konusunda ayrı bir dava açmak gerekmektedir. Eğer eşlerden biri evlilik birliği içinde edilmiş olsa dahi talep konusu malın şahsi malı olduğunu iddia ediyorsa bunu kendisi ispat etmekle mükelleftir. Mal paylaşımı davası boşanma davası henüz sürerken açılabileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra da açılabilmektedir. Burada taraflar ortak (kiminin maddi kimininse emek ile katkı sağlaması sonucu) olarak edindikleri bu malların kanun gereği yüzde 50 hak sahibidirler ve dava konusu mal üzerine kayıtlı olan eşin rızası ile yarı hissesini diğer tarafa vermemesi halinde dava yoluna başvurulabilmektedir.
Burada önemli olan husus malın edinildiği tarih ve dava açılacak tarihte malın kimin üzerine kayıtlı olduğu olup; malın alındığı tarih, evlilik ve boşanma tarihi ve mal kaçırma kastıyla devir söz konusu ise bu duruma göre açılacak dava türleri farklılık arz ettiğinden davanın avukat eli ile açılması önemlidir.
Sizlere bir hukuki uyuşmazlığın tarafı olduğunuzda en doğru çözüme ulaşabilmek için alanında uzman bir avukata danışmanızı öneriyorum. Bu hem sürecin mümkün olan maksimum fayda hem de minimum manevi yıpranma ile olabilecek en hızlı sürede sonlandırılmasını sağlayacaktır.
